Sunday, March 25, 2018

Meme kanseri tarama kılavuzları arasındaki farklar

EPS-0796 
Meme kanseri tarama kılavuzları arasındaki farklar
Mehmet Eren Yüksel
Aksaray Üniversitesi Tıp Fakültesi, Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı, Aksaray
GİRİŞ-AMAÇ
Amerikan Kanser Cemiyeti (American Cancer Society (ACS)), Amerikan Koruyucu Hizmetler Görev Gücü (U.S. Preventive Services Task Force (USPSTF)), Amerikan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları Birliği (American College of Obstetricians and Gynecologists (ACOG)) ve Ulusal Kapsamlı Kanser Ağı (National Comprehensive Cancer Network) Amerika Birleşik Devletleri’nde meme kanseri taraması için kılavuz yayınlayan başlıca kuruluşlardır. Bu kuruluşların ortak tavsiyesi asemptomatik, ortalama riskli, 50-74 yaş arasındaki kadınların mamografi ile taranmasıdır. Ancak, söz konusu kuruluşların mamografi ile tarama sıklığı hakkında önerileri farklıdır. Ayrıca, kişinin kendi memesini muayene etmesi ve klinik meme muayenesi hakkında, 40-49 yaş arasındaki kadınlara mamografi incelemesi yapılıp yapılmaması hakkında ve hangi yaştan sonra mamografi taramasına gerek olmadığı ile ilgili olarak söz konusu kuruluşlar arasında görüş ayrılıkları vardır.
TARTIŞMA
Amerikan Kanser Cemiyeti 45-54 yaş arasındaki kadınlara yılda bir kez mamografi incelemesi yapılmasını önermektedir (Oeffinger et al., 2015). 55 yaş ve üstündeki kadınlara ise iki yılda bir mamografi incelemesi önerirken yıllık taramaya devam edilebileceğini belirtmektedir. Amerikan Koruyucu Hizmetler Görev Gücü 50-74 yaş arasındaki kadınlara iki yılda bir kez mamografi çekilmesini tavsiye etmektedir (Siu, 2016). Amerikan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları Birliği yıllık veya iki yılda bir tarama yapılmasını tavsiye etmiştir ("Practice Bulletin Number 179: Breast Cancer Risk Assessment and Screening in Average-Risk Women", 2017). Ulusal Kapsamlı Kanser Ağı ise yıllık mamografi incelemesi yapılmasını önermektedir.

Amerikan Kanser Cemiyeti klinik meme muayenesini önermemektedir. Amerikan Koruyucu Hizmetler Görev Gücü “klinik meme muayenesini önermek veya önermemek için yeterli veri yoktur“ demektedir. Ancak, Amerikan Koruyucu Hizmetler Görev Gücü “Hastalara kendi memesini muayene etmesini öğretmeli miyim?” sorusuna cevap olarak “ Hayır” demektedir. USPSTF klinisyenlerin hastalara meme muayenesini öğretmesine karşıdır (Grade 4 tavsiye) ("Screening for breast cancer: U.S. Preventive Services Task Force recommendation statement", 2009). Amerikan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları Birliği ve Ulusal Kapsamlı Kanser Ağı ise 25-39 yaş arasındaki kadınlara her 1-3 yılda bir kez, 40 yaşın üzerindeki kadınlara ise yıllık klinik meme muayenesi yapılmasını önermektedir.
SONUÇLAR
Meme kanseri tarama kılavuzları arasındaki başlıca farklar sunulmuştur. Söz konusu kuruluşların ortak tavsiyesi asemptomatik, ortalama riskli, 50-74 yaş arasındaki kadınların mamografi ile taranmasıdır. 21. Ulusal Cerrahi Kongresi'nde de Türkiye Meme Kanseri Tarama Önerileri’nin oluşturulması önerilir.

Anahtar Kelimeler: mamografi, meme, muayene, kanser, kılavuz, tarama
KAYNAKLAR
Oeffinger, K. C., Fontham, E. T., Etzioni, R., Herzig, A., Michaelson, J. S., Shih, Y. C., Wender, R. (2015). Breast Cancer Screening for Women at Average Risk: 2015 Guideline Update From the American Cancer Society. Jama, 314(15), 1599-1614. doi:10.1001/jama.2015.12783

Practice Bulletin Number 179: Breast Cancer Risk Assessment and Screening in Average-Risk Women. (2017). Obstet Gynecol, 130(1), e1-e16. doi:10.1097/aog.0000000000002158

Screening for breast cancer: U.S. Preventive Services Task Force recommendation statement. (2009). Ann Intern Med, 151(10), 716-726, w-236. doi:10.7326/0003-4819-151-10-200911170-00008

Siu, A. L. (2016). Screening for Breast Cancer: U.S. Preventive Services Task Force Recommendation Statement. Ann Intern Med, 164(4), 279-296. doi:10.7326/m15-2886


Türk Cerrahi Derneği tarafından 11 - 15 Nisan 2018 tarihleri arasında Kaya Palazzo ve Kaya Riu Kongre Merkezi, Antalya’da gerçekleştirilecek olan “21. Ulusal Cerrahi Kongresi ve 16. Cerrahi Hemşireliği Kongresi” ne gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz. 

Kongremize göndermiş olduğunuz “Meme kanseri tarama kılavuzları arasındaki farklar: Sözlü sunum” başlıklı bildiri özetiniz; bildiri komitesi tarafından değerlendirilerek EPS-0796 referans numarası ile Elektronik Poster olarak kabul edilmiştir. 

Milattan önce 9. yüzyılda Kral Suppiluliuma’da hipertiroidizme bağlı Graves oftalmopatisi mi vardı?

EPS-0187 
Milattan önce 9. yüzyılda Kral Suppiluliuma’da
hipertiroidizme bağlı Graves oftalmopatisi mi vardı?

Mehmet Eren Yüksel
Aksaray Üniversitesi Tıp Fakültesi, Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 
Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı, Aksaray


GİRİŞ-AMAÇ
Graves orbitopatisi Graves hastalığı olan hastalarda orbital dokuları etkileyen otoimmün bir süreçtir. Lokal inflamasyon ekstraoküler kasların genişlemesine ve orbital yağın artmasına, buna bağlı olarak da proptozise, diplopiye, göz kapağı şişliğine ve retraksiyonuna yol açmaktadır. Graves Hastalığı kadınlarda yaklaşık 100.000 kişide 16, erkeklerde 100.000 kişide 3 sıklığında görülmektedir (Hiromatsu, Eguchi, Tani, Kasaoka, & Teshima, 2014).
Olgu Sunumu
Hatay Arkeoloji Müzesi'nde Kral Suppiluliuma'ya ait olduğu iddia edilen heykelin gözlerinin görünümü Graves orbitopatisi ile uyumludur; proptozis ve canlı bakış belirgindir. Heykelde göz kapaklarının bulunmaması Graves hastalarında sık görülen göz kapağı retraksiyonu nedeniyle olabilir. Heykelin bilgilendirme kısmında "Suppiluliuma'ya ait olan bu heykel, Hatay ili Antakya-Reyhanlı karayolunun yirminci kilometresinde yolun sol tarafında yer alan Tayinat Höyüğün iç kale kapısı alanında bulunmuştur. Heykelin sırtında bulunan Luvice hiyeroglif yazıt, bu heykelin Geç Hitit Patina / Unki krallığnda büyük olasılıkla M.Ö. 9. yüzyılın başında Tayinat'ta (antik Kunulua) hüküm süren Kral Suppiluliuma olduğunu göstermiştir." diye yazılmıştır.



Resim 1a.


Hatay Arkeoloji Müzesi'nde Kral Suppiluliuma'ya ait olduğu iddia edilen heykelin gözlerinin görünümü Graves orbitopatisi ile uyumludur; proptozis ve canlı bakış belirgindir. Heykelde göz kapaklarının bulunmaması Graves hastalarında sık görülen göz kapağı retraksiyonu nedeniyle olabilir.



Resim 1b.


Milattan önce 9. yüzyılda Kral Suppiluliuma’da hipertiroidizme bağlı Graves oftalmopatisi mi vardı?: Graves orbitopatisi genellikle hipertiroid olan Graves hastalarında görülmekle beraber tiroid bezi hastalık öyküsü olmayan ötiroid hastalarda veya Hashimoto tiroiditi olan hipotiroid hastalarda da görülebilmektedir. Hertel ekzoftalmometresi ile Graves orbitopatisinin ciddiyeti belirlenebilir. Bulgular, Graves orbitopatisinin milattan önce dokuzuncu yüzyılda Anadolu'da görüldüğüne işaret etmektedir.

TARTIŞMA
Graves orbitopatisi genellikle hipertiroid olan Graves hastalarında görülmekle beraber tiroid bezi hastalık öyküsü olmayan ötiroid hastalarda veya Hashimoto tiroiditi olan hipotiroid hastalarda da görülebilmektedir (Boddu, Jumani, Wadhwa, Bajaj, & Faas, 2017). Hertel ekzoftalmometresi ile Graves orbitopatisinin ciddiyeti belirlenebilir (Melcescu et al., 2014).
SONUÇLAR
Bulgular, Graves orbitopatisinin milattan önce dokuzuncu yüzyılda Anadolu'da görüldüğüne işaret etmektedir.

Anahtar Kelimeler: Graves, hipertiroidizm, Kral Suppiluliuma, orbitopati
KAYNAKLAR
Boddu, N., Jumani, M., Wadhwa, V., Bajaj, G., & Faas, F. (2017). Not all orbitopathy is Graves': discussion of cases and review of literature. Front Endocrinol (Lausanne), 8, 184.

Hiromatsu, Y., Eguchi, H., Tani, J., Kasaoka, M., & Teshima, Y. (2014). Graves' ophthalmopathy: epidemiology and natural history. Intern Med, 53(5), 353-360.

Melcescu, E., Horton, W. B., Kim, D., Vijayakumar, V., Corbett, J. J., Crowder, K. W., Koch, C. A. (2014). Graves orbitopathy: update on diagnosis and therapy. South Med J, 107(1), 34-43.


Türk Cerrahi Derneği tarafından 11 - 15 Nisan 2018 tarihleri arasında Kaya Palazzo ve Kaya Riu Kongre Merkezi, Antalya’da gerçekleştirilecek olan “21. Ulusal Cerrahi Kongresi ve 16. Cerrahi Hemşireliği Kongresi” ne gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz. 

Kongremize göndermiş olduğunuz “Milattan önce 9. yüzyılda Kral Suppiluliuma’da hipertiroidizme bağlı Graves oftalmopatisi mi vardı?” başlıklı bildiri özetiniz; bildiri komitesi tarafından değerlendirilerek EPS-0187 referans numarası ile Elektronik Poster olarak kabul edilmiştir. 

Künt abdominal travma sonrası geç ortaya çıkan izole ince bağırsak perforasyonu: Olgu sunumu

EPS-0057
Künt abdominal travma sonrası geç ortaya çıkan
izole ince bağırsak perforasyonu: Olgu sunumu

Mehmet Eren Yüksel1, Ömer Özberk2, Namık Özkan1
1Aksaray Üniversitesi Tıp Fakültesi, Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı, Aksaray
2Aksaray Üniversitesi Tıp Fakültesi, Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 
Radyoloji Ana Bilim Dalı, Aksaray
GİRİŞ-AMAÇ
Abdominal künt travmadan hemen sonra abdominal fizik muayene bulguları silik olabilir. Künt travmadan sonra yapılan ilk abdominal fizik muayenede patoloji saptanmamış olması künt travmanın yol açtığı hasarın ciddiyeti hakkında klinisyenin yanlış tahminde bulunmasına yol açabilir. Ayrıca, künt travma hastalarının ilk radyolojik inceleme bulguları yanıltıcı olabilir (Ring, Stein, & Stern, 2010).
Olgu Sunumu
17 yaşında erkek hasta, künt abdominal travma sonrası artan karın ağrısı nedeniyle acil servise başvurdu. Hastanın sabah saat 8:00’de bisikleti ile arabaya çarptığı, hastanın karnını da arabanın tamponuna çarptığı öğrenildi. Hastanın kaza sonrası acil servise başvurduğu ve sabah saat 8:25’te yapılan abdominal bilgisayarlı tomografi (bt) incelemesinde patoloji saptanmadığı, bu nedenle hastanın acil servisten taburcu edildiği öğrenildi. Hastanın tetkiklerinde beyaz küre: 8.07x109/L ve hemoglobin: 16.4 g/dL idi. Gün içerisinde karın ağrısı giderek artan hastanın tekrar acil servise başvurduğu ve akşam saat 22:31’de yapılan oral + intravenöz kontrastlı abdomen bt’de perihepatik ve perisplenik alanda her iki parakolik alanda sağda belirgin olmak üzere hafif-orta düzeyde serbest mayi olduğu, sağda parakolik alanda izlenen serbest mayi dansitesinin belirgin artmış olarak izlendiği, sağda çıkan kolon düzeyinde şüpheli ekstravazasyon görünümleri izlendiği ve bu bulgunun ince bağırsak perforasyonu açısından anlamlı olduğu belirtildi. Ayrıca, pelviste ve her iki parakolik alanda hafif-orta düzeyde serbest mayi olduğu izlendi. Bunun yanı sıra, kolon segmentlerine kontrast madde geçişi izlenmediği, bu bulgunun ince bağırsak perforasyonu açısından anlamlı olduğu ifade edildi. Hastanın fizik muayenesinde karında yaygın defans, rebound ve hassasiyet saptandı. Laboratuvar tetkiklerinde beyaz küre: 16.58x109/L ve hemoglobin 17 g/dL olarak saptandı. Hasta intraabdominal kanama ve ince bağırsak perforasyonu ön tanıları ile acil operasyona alındı. Eksplorasyonda intraabdominal yaygın serbest mayi izlendi (ince bağırsak içeriği). Sıvıdan kültür yollandı. Eksplorasyonda Treitz ligamanından itibaren 70. cm’de jejunuma uyan ince bağırsak segmentinde 2 cm’lik perforasyon alanı görüldü. Defekt, devamlı interlocking dikiş ile onarıldı. Diğer intraabdominal organlarda patoloji saptanmadı. Karın içi yıkandı. Hastaya nazogastrik tüpten metilen mavisi verildi. Kaçak tespit edilmedi. Hasta postoperatif 7. günde taburcu edildi.



Resim 1a.


Sabah saat 8:25 'te künt abdominal travmadan hemen sonra yapılan abdominal bilgisayarlı tomografi incelemesinde patoloji saptanmamış (1)



Resim 1b.


Sabah saat 8:25 'te künt abdominal travmadan hemen sonra normal abdomen bt görüntülemesi (2)



Resim 2a.


Akşam saat 22:31'de oral + iv kontrastlı abdominal bilgisayarlı tomografi görüntülemesi (1)

Resim 2b.


Akşam saat 22:31'de oral + iv kontrastlı abdomen bt görüntülemesi (2)


Resim 2c.


Akşam saat 22:31'de oral + iv kontrastlı abdominal bilgisayarlı tomografi görüntülemesinde künt abdominal travma sonrası geç ortaya çıkan perforasyon bulguları: İntraabdominal serbest hava (3)



Resim 3.


Eksplorasyonda Treitz ligamanından itibaren 70. cm’de jejunuma uyan ince bağırsak segmentinde 2 cm’lik perforasyon alanı görüldü.



Resim 4.


Defekt, devamlı interlocking dikiş ile onarıldı.

TARTIŞMA
Künt abdominal travmaların %75’i trafik kazalarından sonra görülmektedir (Andrei, Diaconescu, Martian, & Beuran, 2016). İnce bağırsaklar künt abdominal travma sonrası karaciğer ve dalaktan sonra en çok hasar gören organdır. Ancak, bağırsaklar hasar gördüğünde genellikle bu hasara eşlik eden diğer organ yaralanmaları da mevcuttur. Tıp yazınında künt abdominal travma sonrası geç ortaya çıkan izole ince bağırsak perforasyonu olgusu az sayıdadır.
SONUÇLAR
Künt travma sonrası fizik muayene bulguları ve radyolojik görüntüleme yöntemleri kesin tanıyı koymak için yetersiz olabilir. Künt travma sonrası hastaların gözlem altında tutulması zamanla ortaya çıkabilecek komplikasyonlara erken müdahale edilebilmesi için elzemdir.

Anahtar Kelimeler: ince bağırsak, künt, perforasyon, tomografi, travma
KAYNAKLAR
Andrei, G. N., Diaconescu, B. I., Martian, B. V., & Beuran, M. (2016). Isolated Ileum Perforation Following Veal Attack in a Pacient with an Undiagnosed Inguinal Hernia: Case Report and Review of the Literature. Chirurgia (Bucur), 111(3), 266-269

Ring, A., Stein, E., & Stern, J. (2010). Isolated ileal perforation after blunt abdominal trauma. Zentralbl Chir, 135(4), 342-344.


Türk Cerrahi Derneği tarafından 11 - 15 Nisan 2018 tarihleri arasında Kaya Palazzo ve Kaya Riu Kongre Merkezi, Antalya’da gerçekleştirilecek olan “21. Ulusal Cerrahi Kongresi ve 16. Cerrahi Hemşireliği Kongresi” ne gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz. 

Kongremize göndermiş olduğunuz “Künt abdominal travma sonrası geç ortaya çıkan izole ince bağırsak perforasyonu: Olgu sunumu” başlıklı bildiri özetiniz; bildiri komitesi tarafından değerlendirilerek EPS-0057 referans numarası ile Elektronik Poster olarak kabul edilmiştir. 



Monday, March 19, 2018

S. Aureus is the most common bacterial agent of the skin flora of the patients with seborrheic dermatitis

Staphylococcus aureus is the most common bacterial agent of the skin flora of patients with seborrheic dermatitis
https://www.derm101.com/dpc/april-2018-volume-8-no.2/dp0802a04/





"In conclusion, bacterial diversity in the skin lesions of seborrheic dermatitis as interactions between Malassezia species and bacterial flora of the skin seem to be associated with the development of seborrheic dermatitis. S. aureus is a pathogenic microorganism commonly found in the skin flora of the patients with seborrheic dermatitis. We propose that, in addition to Malassezia species, S. aureus may play a role. Therefore, appropriate antibiotic therapy should be considered in the treatment of severe and persistent seborrheic dermatitis cases."

Citation: Tamer F, Yuksel ME, Sarifakioglu E, Karabag Y. Staphylococcus aureus is the most common bacterial agent of the skin flora of patients with seborrheic dermatitis. Dermatol Pract Concept. 2018;8(2):80-84. 
DOI: https://doi.org/10.5826/dpc.0802a04

Bası ülserinin takibinde ve tedavisinde dikkatli olunmalıdır: Bası ülseri Fournier gangrenine neden olabilir

EPS-0959 
Bası ülserinin takibinde ve tedavisinde 
dikkatli olunmalıdır: 
Bası ülseri Fournier gangrenine neden olabilir

Mehmet Eren Yüksel1, Mehmet Akif Diri2, Mustafa Sami Bostan1, Namık Özkan1

1Aksaray Üniversitesi Tıp Fakültesi, Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 
Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı, Aksaray

2Aksaray Üniversitesi Tıp Fakültesi, Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 
Üroloji Ana Bilim Dalı, Aksaray
GİRİŞ-AMAÇ
Fournier gangreni perinenin ve genital bölgenin enfeksiyöz nekrotizan fasiitidir. Fournier gangreninde mortalite oranı %67’ye kadar çıkmaktadır (Norton et al., 2002). Bası ülseri olan hastaların takibinde ve tedavisinde dikkatli olunmalıdır. Bası ülseri Fournier gangrenine neden olabilir. Fournier gangreninin erken tanınması ve teşhis sonrası hemen yapılan geniş cerrahi debritman hayat kurtarıcıdır.
Olgu Sunumu
Acil servise bası ülserinden akıntı ve ağrı şikayeti ile başvuran, sol bacağı diz seviyesinden ampute olan hastanın enfeksiyon hastalıkları ve plastik cerrahi bölümlerinin takibinde olduğu öğrenildi. Hastanın oral antibiyotik tedavisine rağmen (Moksifloksasin 1x1 tb) ağrıdan ve pürülan akıntıdan şikayet etmesi üzerine hasta abse veya fistül ön tanıları ile değerlendirildi. Hastaya dış merkezde yapılan kontrastlı pelvik manyetik rezonans görüntülemesinin (MR) radyoloji bölümü tarafından yorumlanması sağlandı. Pelvik bölgede sakrokoksigeal bölgeden sağda gluteal bölgeye ve perineye uzanan yaygın yumuşak doku enflamasyonu, perine sağ kesiminde derin yerleşimli abseiform koleksiyon ve her iki iliak obturator zincirde büyümüş lenf nodları saptandı. Hastanın tetkiklerinde kreatinin:5.8 mg/dL, ALT:49 U/L, AST: 96 U/L, Ca:6.56 mg/dL, CRP: 358 mg/L ve beyaz küre:15,510x109/L olarak saptandı. Sepsis düşünülerek hastaya enfeksiyon hastalıkları bölümü tarafından piperasilin+tazobaktam intravenöz (iv) antibiyotik tedavisi başlandı. Hastaya litotomi pozisyonunda lokal anestezi ve sedasyon altında müdahale edildi. Sağ pararektal alan parmak diseksiyonu ile genişletilerek varolan bası ülserinin devamındaki abse / koleksiyon boşaltıldı. Koleksiyonun mevcut bası ülseri poşunun sonunda yerleştiği görüldü. Ayrıca sağ perianal ve skrotal alanlar ekspoze edilerek debride edildi. Yara oksijenli su ve povidon iyodür solüsyonu ile yıkandı. Yara yerine gayta bulaşı olmaması için hastaya eş zamanlı olarak kolostomi açıldı. Hastanın yarası operasyondan sonra üçer gün ara ile iki kez daha debride edildi. Nefroloji bölümünün önerileri doğrultusunda iv hidrasyon ile kreatinin değerlerinde düzelme görüldü. İntravenöz antibiyotik tedavisi ve vakum destekli kapama (V.A.C.) ile hastanın yarasının tamamen iyileştiği görüldü.

TARTIŞMA
Spinal kord hasarı olan hastalarda basınç ülserleri Fournier gangreni gelişme riskini arttırmaktadır (Backhaus et al., 2011). İskiyal basıya bağlı oluşan ülsere sekonder gelişen Fournier gangrenli paraplejik hastalarda vakum yardımıyla kapama (V.A.C.) yaranın kapanmasını kolaylaştırmaktadır (Stainier et al., 2007). Basınç ülserine bağlı Fournier gangreninin tedavisi disiplinler arası işbirliğini gerektirir. Üroloji, radyoloji, enfeksiyon hastalıkları, iç hastalıkları, nefroloji, genel cerrahi ve plastik cerrahi bölümlerinin işbirliği içinde çalışması Fournier gangreni olan hastaların tedavisinde elzemdir.
SONUÇLAR
Bası ülseri Fournier gangrenine neden olabilir. Fournier gangreninin erken tanınması ve teşhis sonrası hemen yapılan geniş cerrahi debritman hayat kurtarıcıdır. Vakum destekli kapama (V.A.C.), Fournier gangreni nedeniyle opere edilen hastalarda yara yerinde oluşan defektin kapatılmasında yardımcıdır.

Anahtar Kelimeler: bası, dekübit, Fournier, gangren, ülser, yara

KAYNAKLAR
Backhaus, M., Citak, M., Tilkorn, D. J., Meindl, R., Schildhauer, T. A., & Fehmer, T. (2011). Pressure sores significantly increase the risk of developing a Fournier's gangrene in patients with spinal cord injury. Spinal Cord, 49(11), 1143-1146.

Norton, K. S., Johnson, L. W., Perry, T., Perry, K. H., Sehon, J. K., & Zibari, G. B. (2002). Management of Fournier's gangrene: an eleven year retrospective analysis of early recognition, diagnosis, and treatment. Am Surg, 68(8), 709-713.

Stainier, A., Tombal, B., Di Gregorio, M., Van Cauwenberghe, G., Querton, M., Fosseprez, P., & Lorge, F. (2007). Fournier's gangrene on ischial pressure ulcer: use of vacuum-assisted closure and therapeutic strategy. Prog Urol, 17(5), 1000-1002.


Türk Cerrahi Derneği tarafından 11 - 15 Nisan 2018 tarihleri arasında Kaya Palazzo ve Kaya Riu Kongre Merkezi, Antalya’da gerçekleştirilecek olan “21. Ulusal Cerrahi Kongresi ve 16. Cerrahi Hemşireliği Kongresi” ne gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz. 

Kongremize göndermiş olduğunuz “Bası ülserinin takibinde ve tedavisinde dikkatli olunmalıdır: Bası ülseri Fournier gangrenine neden olabilir” başlıklı bildiri özetiniz; bildiri komitesi tarafından değerlendirilerek EPS-0959 referans numarası ile Elektronik Poster olarak kabul edilmiştir. 

Taşlaşmış fekalite bağlı ince bağırsak perforasyonu: Video olgu sunumu

EPS-0050 Taşlaşmış fekalite bağlı ince bağırsak
perforasyonu: Video olgu sunumu

Mehmet Eren Yüksel, Mustafa Sami Bostan, Namık Özkan
Aksaray Üniversitesi Tıp Fakültesi, Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı, Aksaray

GİRİŞ-AMAÇ
Fekalite bağlı perforasyon bağırsak perforasyonunun nadir görülen nedenlerindendir. Fekalitin bağırsak duvarına yaptığı bası ve buna bağlı olarak oluşan iskemik nekroz perforasyona yol açmaktadır (Marget & Ammar, 2017). Hastaların daha önceden kronik kabızlık şikayetlerinin olması tanıda ve tedavide gecikmeye yol açtığı için fekalite bağlı bağırsak perforasyonlarında mortalite oranları yüksektir.
Olgu Sunumu
80 yaşında kadın hastanın idrar çıkışının kesilmesi nedeniyle acil servise getirildiği, hastanın acil serviste entübe edildiği ve hastaya abdominal bilgisayarlı tomografi incelemesi yapıldığı öğrenildi. Laboratuvar değerleri glukoz: 189 mg/dL, üre: 156 ng/mL, kreatinin: 4.83 mg/dL, amilaz: 177U/L, albumin: 2.36 g/dL, bilirubin total: 1.51 mg/dL, bilirubin direkt: 0.85 mg/dL, kalsiyum: 7.8 mg/dL, Na: 133 mmol/L, klor: 85.7 mmol/L, CRP: 418 mg/L, troponin: 57.3 pg/mL, beyaz küre: 3.11x109/L, hemoglobin: 10.7 g/dL ve pH: 7.10 olarak saptandı. Radyolojik görüntülemede batın içi serbest sıvı ile uyumlu görünüm, ince bağırsak segmentlerinde diffüz simetrik duvar kalınlaşması ve bağırsak segmentlerinde hava sıvı seviyelenmesi ile uyumlu bulgular izlendi. Ek olarak, intrahepatik safra yollarında solda genişleme ile serbest hava odaklarına ait görünüm ve mide komşuluğunda karaciğer anteriorunda intraabdominal serbest hava görülmesi ve perforasyon şüphesi nedeniyle hasta acil operasyona alındı. Hastanın durumunun ciddiyeti, perforasyon şüphesi, sepsis ve hastanın kaybedilme ihtimali hastanın yakınlarına ayrıntılı olarak anlatıldı. Hastanın yakınları hastaya bir sene önce koledokolitiazis nedeniyle endoskopik retrograd kolanjiyografi (ERCP) yapıldığını ancak kolesistektomi yapılmadığını belirttiler. Hastanın bilinen kalp yetmezliği ve hipertansiyonu olduğu öğrenildi. Eksplorasyonda karın içinde yaygın gayta bulaşı görüldü. Treitz ligamanından 100 cm distalde taşlaşmış fekalite bağlı jejunum perforasyonu görüldü. Perfore olan ince bağırsak segmenti lineer stapler yardımı ile rezeke edildi. Proksimal ince bağırsak ansı ciltten çıkarılarak hastaya jejunal anstan ileostomi açıldı. Norepinefrin ile inotropik desteğe, iv hidrasyona, seftriakson ve metronidazol ile iv antibiyotik tedavisine rağmen hasta postoperatif 1. günde septik şok sonrası gelişen çoklu organ yetmezliği ve kardiyak arrest nedeniyle ex oldu.



Resim 1.


Treitz ligamanından 100 cm distalde taşlaşmış fekalite bağlı jejunum perforasyonu görüldü.



Resim 2.


Perfore olan ince bağırsak segmenti lineer stapler yardımı ile rezeke edildi. Perforasyona neden olan taşlaşmış fekalit.

SONUÇLAR
İleri derecede sertleşen gayta parçaları bağırsak obstrüksiyonuna ve perforasyona yol açabilir. Bu nedenle, yatağa bağımlı hastalarda konstipasyon ve fekalit oluşumunun önüne geçebilmek için hastalar yatakta sık sık sağa ve sola döndürülerek hareket ettirilmelidir. Ayrıca, konstipasyona yol açabilecek nöroleptik ve antikolinerjik ajanların kullanımından kaçınılmalıdır (Falidas, Mathioulakis, Vlachos, Archontovasilis, & Villias, 2011).

Anahtar Kelimeler: Fekalit, kabızlık, ince bağırsak, perforasyon
KAYNAKLAR
Falidas, E., Mathioulakis, S., Vlachos, K., Archontovasilis, F., & Villias, C. (2011). Stercoral perforation of the sigmoid colon. A case report and brief review of the literature. G Chir, 32(8-9), 368-371.

Marget, M., & Ammar, H. (2017). Not your usual constipation: stercoral perforation. BMJ Case Rep, 2017. doi:10.1136/bcr-2016-218283


0784

Taşlaşmış fekalite bağlı ince bağırsak perforasyonu: Video olgu sunumu


Türk Cerrahi Derneği tarafından 11 - 15 Nisan 2018 tarihleri arasında Kaya Palazzo ve Kaya Riu Kongre Merkezi, Antalya’da gerçekleştirilecek olan “21. Ulusal Cerrahi Kongresi ve 16. Cerrahi Hemşireliği Kongresi” ne gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz.

Kongremize göndermiş olduğunuz “Taşlaşmış fekalite bağlı ince bağırsak perforasyonu: Video olgu sunumu” başlıklı bildiri özetiniz; bildiri komitesi tarafından değerlendirilerek EPS-0050 referans numarası ile Elektronik Poster olarak kabul edilmiştir.