Haliç Üniversitesi 1. Ulusal Kadın Sağlığı Kongresi, 12.Eylül.2020
http://ulusalkadinsagligikongresi.halic.edu.tr/tr/bilimsel-program
Pilonidal hastalığı olan bireyler nüks riskinden ziyade daha iyi kozmetik sonuçlara mı önem veriyor? Ön sonuçlar
Giriş
Pilonidal hastalık, akut abse, persistan
akıntı, kıllar, sinüs açıklıkları, subkutan sinüs traktları ve skar dokusu ile
karakterize kronik bir hastalıktır. Genel popülasyonda görülme sıklığı %0-%5
olup, hastaların çoğu 15-30 yaş arasındadır. Eksizyon ve primer kapama pilonidal
hastalığın tedavisinde kullanılan, intergluteal sulkusta lineer bir skar
bırakan, yüksek nüks oranı olan orta hat kapatma tekniğidir. Bununla birlikte,
modifiye Limberg flep tekniği, gluteal bölgede z şeklinde bir cerrahi skar bırakır
ve nispeten düşük (%0-%7.4) nüks oranına sahiptir. Bu nedenle pilonidal
hastalığı olan bireylerin, ameliyat öncesi her iki girişimin kozmetik sonuçları
ve nüks oranları açıklandıktan sonra, hangi tekniği tercih edeceklerini
sorguladık.
Materyal ve Metod
Ocak 2018-Temmuz 2019 tarihleri
arasında, primer pilonidal hastalığı olan 19 hasta (15 erkek, 4 kadın), eksizyon+primer
kapama sonrası nüks olan 4 hasta (3 erkek, 1 kadın) ve eksizyon+modifiye
Limberg flep tekniği sonrası nüks eden 2 hasta (1 erkek, 1 kadın) cerrahi
müdahale öncesinde kozmetik sonuçlar ve nüks oranları açısından eksizyon+primer
kapama ve modifiye Limberg flep teknikleri hakkında ayrıntılı olarak bilgilendirildi.
Tercih edilen cerrahi teknik ve hastanın bu tekniği seçmesinin nedeni kaydedildi.
Bulgular
10 hasta (7 erkek+3 kadın) daha az
ameliyat izi bırakması nedeniyle eksizyon ve primer kapamayı tercih ederken, 15
hasta (12 erkek+3 kadın) nüks riski daha az olan modifiye Limberg flep
tekniğini tercih etti. Evlenmemiş olan üç kadın hasta evlilik öncesi daha az
ameliyat izi istedikleri için kesinlikle eksizyon ve primer kapama tekniğini
tercih edeceklerini belirtti. Daha önce herhangi bir komplikasyon olmaksızın
primer eksizyon ve kapama ameliyatı geçirmiş bir akrabası veya arkadaşı olan
dört erkek hasta aynı cerrahi işlemi yaptırmak istedi. Pilonidal cerrahisi
başarısız olan tüm hastalar (yara enfeksiyonu sonrası iyileşmeyen yara veya
nüks), kozmetik sonucu tartışmadan bile daha düşük nüks oranı nedeniyle
modifiye Limberg flep ameliyatını tercih etti.
Sonuç
Primer pilonidal hastalığı olan erkek
hastaların çoğu ve rekürren pilonidal hastalığı olan erkek hastaların hepsi
nüks ihtimali daha az olan modifiye Limberg flep yöntemini tercih etti. Eksizyon
ve primer kapama tekniği daha yüksek nüks oranına sahip olmasına rağmen, evli
olmayan kadın hastalar primer pilonidal hastalığın tedavisinde nüks riskindense
daha iyi kozmetik sonuca öncelik verdiler. Ancak, pilonidal cerrahisi sonrası
nüks görülen tüm kadın hastalar, nüks oranının daha düşük olması nedeniyle,
modifiye Limberg flep tekniğini tercih ettiler. Bu verilerin ışığında primer pilonidal
hastalığı olan kadın hastalar nüks riskinden ziyade daha iyi kozmetik sonuçlara
önem verirken, rekürren pilonidal hastalığı olan tüm bireyler daha düşük nüks
ihtimali olan operasyon yöntemini tercih etmiştir. Ancak daha büyük bir
örneklem kümesi ile çalışılması istatistiksel olarak anlamlı sonuçlara
ulaşılmasını sağlayacaktır.
Anahtar Kelimeler: Modifiye Limberg, nüks, pilonidal hastalık, primer eksizyon
Do patients with pilonidal disease
prioritize better cosmetic outcome over recurrence risk? Preliminary results
Introduction
Pilonidal disease is characterized by
acute abscess, persistent discharge, hair, pilonidal pits, subcutaneous sinus
tracts and scar tissue. Its incidence in the general population is 0-5%, and
most of the patients are between the ages of 15-30. Excision and primary
closure is a midline closure technique, which leaves a linear surgical scar in
the intergluteal sulcus with a high recurrence rate, for the treatment of
pilonidal disease. Nevertheless, modified Limberg flap technique leaves a
z-shaped surgical scar on the gluteal region with a relatively low (0%-7.4%)
recurrence rate. Therefore, we questioned the patients with pilonidal disease
prior to surgery, which technique they would prefer after the explanation of
cosmetic outcomes and recurrence rates of both interventions.
Materials and Methods
Between January 2018-July 2019, 19
patients (15 male, 4 female), who had primary pilonidal disease and 4 patients
(3 male, 1 female) with failed pilonidal surgery after excision+primary closure,
and 2 patients (1 male, 1 female) with recurrence after excision+modified
Limberg flap surgery were informed about excision+primary closure and modified
Limberg flap techniques in detail about the cosmetic outcomes and recurrence
rates prior to surgical intervention. The preferred surgical technique and the
reason why the patient chose that technique were noted.
Results
10 patients (7 male+3 female) who were
in favor of less surgical scar preferred excision and primary closure while 15
patients (12 male+3 female) patients who preferred less recurrence were in
favor of modified Limberg flap technique. Three female patients who were
unmarried stated that they would definitely prefer excision and primary closure
technique as they wanted less surgical scar before marriage. Four male
patients, who had a relative or a friend who had had previous primary excision
and closure surgery without any complications, wanted to undergo the same
surgical procedure. All of the patients with failed pilonidal surgery (non-healing
wound after wound infection or recurrence) preferred modified Limberg flap
surgery due to its lower recurrence rate, even without discussing the cosmetic
outcome.
Conclusion
Most of the male patients with primary
pilonidal disease and all of the male patients with recurrent pilonidal disease
preferred the modified Limberg flap method, which was less likely to recur. Despite
the fact that excision and primary closure technique had higher recurrence
rate, unmarried female patients prioritized better cosmetic outcome over
recurrence risk for the treatment of primary pilonidal disease. Nevertheless,
all of the female patients with failed pilonidal surgery preferred the modified
Limberg flap technique due to its lower recurrence rate.
In the light of these information, female patients with primary pilonidal disease emphasized better cosmetic results rather than the risk of recurrence, while all individuals with recurrent pilonidal disease preferred the surgical technique with a lower probability of recurrence. However, further studies with a larger patient population will provide statistically significant results.
Keywords:
Modified
Limberg, pilonidal disease, primary
excision, recurrence
No comments:
Post a Comment